Röntgen, vücutta bulunan yapıların, özellikle de kemiklerin, X ışınları ( röntgen ışınları ) kullanılarak görüntülenmesine verilen isimdir. Görüntüleme için kullanılan cihazlara röntgen cihazı, elde edilen görüntülere röntgen görüntüsü ( ya da röntgen filmi ), yapılan işleme de röntgen çekimi denir.
Röntgen çekimleri hızlı ve acısız çekimlerdir fakat yapılan her çekimde çekim yaptıran kişi radyasyona maruz kalır. Bu nedenle gerek olmadıkça röntgen çekimi yaptırmak, alınan radyasyondan dolayı insan sağlığına zarar verebilir.
Röntgen çekimleri, incelenecek bölgeden doğrudan X ışını geçirerek yapılabileceği gibi incelenecek yapının içine veya çevresine kontrast madde verdikten sonra X ışını geçirerek de ( kontrastlı çekim ) yapılabilir. Kullanılan kontrast madde yapılacak çekime göre damar yoluyla, ağızdan, makattan ya da cinsel organdan verilebilir.
Röntgenle görüntüleme, radyolojik tanı yöntemlerinin en eskisidir. Vücudu farklı oranlarda geçen X ışınları röntgen filmi, X ışınlarına duyarlı bir dedektör ya da fluoresan ekran üzerine düşürülerek sabit veya canlı görüntüler elde edilebilir. Röntgen bir projeksiyon yöntemidir.
İnsan vücudu üç boyutlu olmasına rağmen, görüntünün yansıması iki boyutlu olur. Röntgenle görüntülemede X ışınlarının önüne konulan insan vücudu üç boyutlu olduğu için, X ışınları vücudu geçerken yolu üzerindeki oluşumları birbiri üzerine düşürür ( süperpozisyon ). Çünkü insan vücudu üç boyutlu olduğundan derinliği de vardır.
X ışınlarının incelenecek olan vücut bölgesinden geçirildikten sonra röntgen filmi, X ışınlarına duyarlı bir dedektör ya da fluoresan ekran üzerine düşürülerek görüntü elde etme yöntemine, Radyografi denir.
X ışınları ( röntgen ışınları ) diğer ışınlardan farklı olarak dokulardan geçer ve dokuların yumuşaklığına veya sertliğine göre karşı tarafa farklı miktarlarda ulaşır. Röntgen çekimlerinde X ışınlarının bu özelliğinden faydalanılır.
Röntgen çekimi yapılacak olan hasta röntgen tüpü ( X ışını tüpü ) ile cihazın masasının arasına konulur ve kısa bir süre hastanın vücudundan X ışınları ( röntgen ışınları ) geçirilir. Röntgen cihazında bulunan röntgen tüpünden çıkan X ışınları, çekim yapılan hastayı geçtikten sonra cihazın masasına ulaşır. Bu masanın içerisinde eski tip cihazlarda film kaseti, yeni tip cihazlarda elektronik dedektör bulunur.
Film kaseti ya da elektronik dedektörün üzerine düşen X ışınları geçtiği dokuların yumuşaklığına veya sertliğine göre siyah ile beyaz arasında renk tonları oluşturur. Doku yumuşak olursa geçen ışın miktarı fazla olduğundan daha siyah, doku sert olursa geçen ışın miktarı az olduğundan daha beyaz renk tonları oluşturur. Oluşan bu renk tonları sayesinde çekim yapılan bölgenin röntgen görüntüsü ( ya da röntgen filmi ) elde edilir.
Röntgen tüpünden X ışını elde edilmesi, havası vakumlanarak boşaltılmış olan cam bir tüp içerisinde bulunan katod-anod uçlarına uygulanan yüksek voltaj nedeni ile filamandan yayılan elektronların hızlandırılarak tungstenden yapılmış olan anoda çarptırılmasıyla olur. Filaman, ince ve yükesek sıcaklığa dayanıklı telden yapılmış olan bir tür lambadır.
Sıcak bir filamandan yayılan elektronlar, katod ile anod arasına uygulanan ve 1 milyon volta kadar ulaşabilen yüksek bir gerilimle hızlandırılarak tungstenden yapılmış olan anoda çarpar ve çarpmanın etkisiyle elektronlara büyük bir negatif ivme uygulanmış olur. Elektronlar bu negatif ivme sonucunda durur ve dururken kaybettiği kinetik enerji, ivmelenme bölgesinden X ışını olarak yayılır.
Tungsten, elektron bombardımanının neden olduğu yüksek sıcaklıklara erimeden dayanabilen bir maddedir. Tungsten anodun filamana yakın olan ucu belirli bir eğimle kesilmiştir. Bu ucun filamanın karşısında kalan bülümüne hedef denir. Hedeften X ışınları yayılır ama cam tüpün etrafı belirli bir açıklık dışında kurşun katmanıyla kaplanmış olduğundan X ışınları yalnızca bu açıklıktan dışarı çıkar, bu yüzden de bir demet halinde yol alır. Bu açıklığa pencere denir.
Röntgen tüplerinde sabit anod ve döner anod olmak üzere iki tip anod kullanılabilir. Döner anodlu tüplerde anodun dönmesini rotor adı verilen parça sağlar. Döner anodlu tüplerde üretilen X ışını miktarı sabit anodlu tüplere oranla daha fazladır.
X Işını Tüpü ( Röntgen Tüpü ) Nasıl Çalışır ? |
X ışını kullanarak görüntülenme sağlayan cihazlardır. Röntgen cihazları, istenilen sürede, istenilen kalite ve miktarda X ışınının elde edilmesini sağlar.
Cihazlar, inceleme yapılacak organ, vücut bölgesi veya inceleme çeşidine göre değişik şekil, büyüklük ve güçte üretilirler. Röntgen cihazları, genel olarak radyografi ve radyoskopi cihazları olmak üzere iki guruba ayrılır. Günümüzde bunlar da kendi aralarında konvansiyonel ve dijital olmak üzere ayrıca ikiye ayrılmaktadır.
Her iki aygıtın da birçok özellikleri birbirine benzemektedir. Radyografi aygıtlarıyla statik bir görüntüleme yapılırken, radyoskopi aygıtlarıyla dinamik bir görüntüleme yapılabilmektedir. Radyoskopi aygıtlarıyla röntgen filmine görüntü alınabilmesi de mümkündür. Diş röntgen cihazlarının da çalışma prensibi ve ana elemanları aynıdır. Sadece yapı bakımından farklılıklar vardır.
Radyografi ve fluoroskopi cihazları, gelişmiş bilgisayar teknolojilerinin entegrasyonu ile dijital hale getirilmiştir ( dijital röntgen ). Bunun için hastayı geçen X ışınları, röntgen filmi veya fluoroskopi ekranına değil ışınların miktarının ölçülebildiği bir düzenek üzerine düşürülür. Görüntüler, bilgisayar aracılığı ile bu ölçümlerin değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkar.
Radyografi aygıtlarında, masada veya dikey kaset yerleştirilebilen statif adı verilen ünitede radyografi çekilebilir. Radyografide, hastanın incelenecek bölgesi röntgen filmini taşıyan kaset üzerine veya kasetin bulunduğu kaset taşıyıcılar üzerine gelecek şekilde yerleştirilir. Çekilecek bölgeye göre, organ tüp mesafesi ayarlanarak röntgen tüpünden incelenecek bölgeye X ışını gönderilir.
X ışınları 1895 yılında Alman Fizik Profesörü Wilhelm Conrad Röntgen tarafından bulunmuştur. Bu nedenle X ışınlarına röntgen ışınları da denir.
Wilhelm Conrad Röntgen deneyler yaparken, "Crookes Tüpü" adı verilen, havası vakumlanarak boşaltılmış bir cam tüpün içine yerleştirilen iki elektrotdan ( katod ve anod ) oluşan bir deney düzeneğini indüksiyon bobinine bağlayarak, tüpten yüksek gerilimli elektrik akımı geçirdiğinde, tüpten oldukça uzakta durmakta olan cam bir kavanoz içindeki baryumlu platinsiyanür kristallerinde floresan adı verilen ışık parlamaları oluştuğunu gözlemiş, bu tür parlamalara neden olan ışınlara, o ana kadar bilinmemesinden dolayı "X Işınları" adını vermiştir.
Daha sonra yaptığı deneylerde, crookes tüpünden yüksek gerilimli akım geçirildiğinde karşısındaki floresan ekranda parlamalar oluşturan ışınların, değişik cisimleri farklı derecelerde geçebildiği, kurşun plaklar tarafından ise tutularak karşı tarafa geçemediğini gözleyen Wilhelm Conrad Röntgen, eliyle tuttuğu kurşun levhaların ekrandaki gölgesini incelerken kendi parmak kemiklerinin gölgelerini de fark etti.
Bu olay üzerine, içinde fotoğraf plağı bulunan bir kasetin üzerine karısının elini yerleştirerek parmak kemiklerinin ve yüzüğünün görüntüsünü elde etmiştir. Röntgen, tespitlerini ve bu yöntemle elde ettiği görüntüleri ilk olarak 28 Aralık 1895'te Würtzburg Fiziksel Tıp Demeği'nde sunmuş, bu buluşla birlikte aynı yıl içinde günümüzdekilerle kıyaslanamayacak ölçüde basit ilk röntgen cihazları imal edilmeye başlanmıştır.
Röntgen Işınları ( X Işınları ) Nasıl Bulundu ? |