09/07/2017
Arap baharı, özgürlük hareketi, halkların direnişi derken, yıllar içerisinde Suriye kelimenin tam anlamıyla kan gölüne döndü. " 3-5 ayda biter " denilen halk ayaklanmalarıyla başlayan bu kirli savaş, yıllar geçmesine rağmen bitmek bir yana her geçen gün daha da şiddetlenerek insanların çocuk, kadın, yaşlı denilmeden öldürüldüğü bir cehenneme çevirdi Suriye'yi.
Savaşan toplulukların hiçbiri " Ne için savaşıyorsunuz ? " sorusunun cevabını tam olarak veremiyor. Bu sorunun cevabını kesin olarak bilen birinin olduğunu da hiç zannetmiyorum. Kimin, kimi, ne için öldürdüğü belli olmayan, ahlakı ve vicdanı olmayan, kan ve barut kokusunun hiç eksik olmadığı, mide bulandırıcı bir savaş yaşanıyor Suriye'de.
Terör örgütleri ve eşkiyalar kol geziyor, kan ve gözyaşı hiç eksik olmuyor.
Uluslararası emperyalist güçler " savaşı sona erdirmek, terör örgütlerini yok etmek " bahaneleriyle
Suriye'de canlarının istediği gibi at koşturuyor, insanları kışkırtarak
savaşın daha fazla alevlenmesine, sözde yok etmek istedikleri terör örgütlerinin
daha fazla güçlenmesine neden oluyorlar.
Zira bölgede savaşan topluluklara baktığınız zaman hiçbirinin silah üreten fabrikaları olmadığını görürsünüz.
Sözde savaşı bitirmek ve terör örgütlerini yok etmek isteyen emperyalist güçler
bu topluluklara silah vermeseler, savaşmak için
kazma-kürek dahi bulamaz o insanlar.
Ve kanla beslenen emperyalist vampirler, kendilerine uşaklık eden yaltakçı terör örgütlerine Kilis, Gaziantep, Hatay illerimize bombalar-roketler attırarak, güzel ülkemizi de Suriye'de oluşturdukları bu kanlı savaşın içine soktular sonunda. Askerimizle, tankımızla, topumuzla, tüfeğimizle biz de girdik kan ve gözyaşından oluşan bataklığın içine.
Analarının, babalarının kendi gözünden bile sakınarak büyüttüğü mehmetçiklerimiz, daha önce hiç görmedikleri bir memlekitin içinde savaşırken buldular kendilerini. Ne idiği belirsiz bir savaşın ortasında kimi gazi oluyor, kiminin de şehadet haberi geliyor baba ocaklarına bir gün ansızın. " Vatan sağ olsun, şehit oldu bizim oğlumuz " diyor şehidimizin anası-babası ama yürekleri de kor gibi yanıyor. Kolay mı sanıyorsunuz bir çocuğu yıllarca kendi gözünden bile sakınarak büyütüp, sonra da onun tabutuna sarılarak ağlamayı ?
Bizim gençlerimiz Suriye'de emperyalist vampirlerin beslediği hain terör örgütleriyle savaşırken, bu savaşı çıkaranlardan bazılarının gençleri ülkemizde mülteci olarak bulunup kafelerde, diskolarda, plajlarda geziyor, 3-4 kadınla birden evlenip habire çocuk yapıyorlar. Zira mültecilerin yoğunlukta olduğu yerlerdeki hastanelerin kadın doğum bölümlerine bakarsanız, bizim insanlarımızdan çok onların olduğunu görürsünüz.
Yanlış anlaşılmasın, hepsini kovalım demiyorum. Hasta olanlar, yaşlı olanlar, kadınlar, çocuklar, bakıma muhtaç olanlar tabi ki ülkemizde barındırılmalı ve her türlü ihtiyacı devletimiz tarafından karşılanmalı. Fakat mültecilerin arasında erkek olan ve taşı sıksa suyunu çıkartacak Suriye'li gençler var. Onlar neden bizim askerlerimize yardımcı olmak yerine ülkemizde mülteci olarak bulunup keyif yapıyorlar ?
Kurtuluş savaşında çok fazla insanımızı kaybettiğimizden erkeklerin sayısı savaşmak için yetersiz kalmış ve o zaman kadınlar da savaşa dahil olmuş. Kadınlar erkeklere göre daha narin yapılı olduğundan düşmanlarla savaşamayacakları için savaşan erkeklere yiyecek ve cephane taşımışlar. Bu Suriye'li mültecilerden genç ve erkek olanlar savaşamıyorlarsa bile en azından savaşan askerlerimize yiyecek ve cephane taşıyarak katkıda bulunamazlar mı ? Eğer bunlar diyorlarsa ki " Biz terör örgütleriyle savaşmak istemiyoruz ", o zaman neden bu savaşı çıkararak Suriye'yi terör örgütlerinin yuvası haline getirdiler ?
|