08/11/2017
Tüm Radyoloji Teknisyen ve Teknikerleri Derneği( TÜMRAD-DER ) Genel Başkanı Heybet Aslanoğlu "Önlem alınmazsa radyasyon faciası kapıda" dedi.
Aslanoğlu 8 Kasım Dünya Radyoloji Günü nedeniyle yaptığı açıklamaya şöyle devam etti:
Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin doğru kullanıldığında sağlıklı yaşam kalitesini artırdığı kuşkusuzdur. Ancak; teknolojik gelişmelerin birçok yararı yanında, bazı olumsuz etkileri de olduğu gerçektir. Özellikle tıpta radyasyon uygulaması hiçbir alternatif kalmadığı durumda ve kesinlikle hekim kararıyla ve fayda-zarar değerlendirmesi yapılarak hasta lehine fayda sağlayacak ise yapılmalıdır. Çünkü ancak özel olarak üretilmiş dedektörler ile tespit edilebilen radyasyon, özel korunma önlemleri alınmadığı takdirde maruz kalındığında vücutta kanser dahil bir çok ciddi etkiler yaratabilmektedir.
Radyasyon Vitamin Değildir ! |
Türkiye’de her 1000 kişiden 119 kişiye MR, her 1000 kişiden 163 kişiye BT çekilmektedir. Performans sisteminin de etkisiyle MR ve BT çok gereksiz ve bilinçsizce kullanılmakta az sayıdaki teknisyen ve radyolog hekimlerin iş yükünü sürekli artmaktadır.
Yapılan araştırmalar yakın gelecekte görüntüleme işlemlerinden kaynaklanan kanserler tüm kanserlerin %2’ini oluşturacaktır. Bu çok ciddi bir sorundur. Özellikle BT gibi yüksek radyasyon yayan sistemlerin kullanımında çok dikkatli olunması gerekmektedir. Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı araştırmaya göre radyolojik tetkiklerin %20’si standartlara uygun çekilmediği ve tekrar edilmektedir. Gereksiz tetkikler ve standartlara uygun olmayan tetkikler hastaların defalarca radyasyona maruz kalmasına sebep oluyor. Bir Akciğer tomografisinde alınan radyasyon dozu yaklaşık 300 Akciğer filmine eşittir. Gereksiz yere tomografi çekilen hastalar(özellikle çocuklar) kanser riski ile karşı karşıya kalıyor.
AB ülkeleri ile ülkemizdeki radyoloji teknisyenlerini kıyasladığımızda İngiltere’de 3048 kişiye 1 radyoloji teknisyeni, Hollanda 1/3303, Almanya 1/2711, Fransa 1/2850 iken Türkiye’de 5650 kişiye 1 radyoloji teknisyeni düşmektedir.
AB ülkelerinde bir radyoloji teknisyeni günlük mesaisinde ortalama 30 hastaya işlem yaparken ülkemizde bu sayı en küçük hastanede bile 80-85 civarındadır. AB ülkelerinde ortalama her 100 bin kişiye 12 radyolog düşerken ülkemizde bu rakam 5 civarındadır.
Bizler Avrupa’daki meslektaşlarımızın 2-3 kat daha fazla işlem yapmaktayız. Az sayıda büyük bir özveri ile çalışan meslektaşlarımız sağlıksız ve ağır çalışma koşulları nedeniyle kansere yakalanıyoruz.
Radyoloji mesleği tıpkı maden ocağında çalışanlar gibi ağır ve tehlikeli meslekler sınıfındadır. Mesleğin çalışma usul ve esasları, alınması gereken güvenlik önlemleri kanun ile belirlenmiştir. Ama ne yazık ki maden ocakları gibi radyolojide de tüm birimler özelleştirilmiş, taşeron eliyle yürütülmektedir. Güvenlik önlemlerinden yoksun, esnek ve kuralsız çalışma, ehliyetsiz eleman çalıştırma, sosyal ve özlük haklardan yoksun çalışma ve bunun sonucunda radyasyondan dolayı sağlığını kaybetme, kanser olma devlet eliyle bu mesleğin fıtratı haline getirilmiştir.
Geçen yıl Kayseri Erciyes Üniversitesi ardından Kırşehir, İstanbul, Ankara, Rize, Edirne en son Kocaeli’de olmak üzere son bir yılda 25 meslektaşımıza Kanser teşhisi konuldu. Bizler endişeliyiz, mutsusuz daha da önemlisi hiçbir şey düzelmeyecek diye umutsusuz. Dernek olarak yakın geçmişte yaptığımız anket çalışmasında ankete katılanların radyoloji teknisyenlerinin %95’i mutsuz ve geleceklerinden kaygı duyduklarını ifade ederken sadece %5 lik çok küçük bir kesim sağlık uygulamalarından ve radyoloji teknisyeni olarak çalışmaktan memnun olduğunu beyan etmiştir. Yine ankete katılanların %24’ü imkan olsa meslek değiştirmek istediğini ifade etmiştir. Bir meslek grubunda %95 oranında memnuniyetsizlik söz konusu ise Sağlık Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı sorumsuz ve kayıtsız kalamaz.
Başta Şehir Hastaneleri olmak üzere Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerin tamamına yakını görüntüleme hizmetleri taşeronlara devredilmiştir. Görüntüleme hizmetleri taşeron firmalar tarafından verilmektedir. Taşeron firmalarında daha ucuz iş gücü diye eğitimsiz, ehliyetsiz alaylı diye tabir edilen kişilerce hizmet verilmektedir. Her yıl 5000 civarında mezun olan gencimiz radyoloji teknisyenliği okullarından mezun olup iş bulamazken ile ilgili eğitim almamış bu kişiler en başta kendi sağlıklarını daha sonra hastaların sağlığı için ciddi bir risk oluşturmaktadır. Özel hastanelerde de durum bundan farklı değildir. Özel hastanelerde ve taşeron firmalarında çalışan radyoloji çalışanları kanunların kendilerine sağladığı, radyasyon izinlerini, yıpranma hakları kullanamıyorlar ya da kullandırılmıyor.
Önlemler alınmazsa, taşeronluk sistemi devam ederse hastanelerimizdeki radyoloji üniteleri de facia merkezleri olacak.