Brusella cinsi bakterilerin neden olduğu bir enfeksiyon hastalığıdır. Hastalığa adını veren hastalığın oluşmasına sebep olan bakteridir. Aslında brusella koyun, domuz, keçi, sığır, manda, inek ve deve gibi memeli hayvanların hastalığıdır. İnsanlarda görülmesi ise brusella taşıyıcısı olan hayvanların etleri, süt ve idrar gibi vücut sıvıları, enfekte süt ile hazırlanan süt ürünleri, enfekte hayvanın gebelik materyali aracılığı ile bakterinin bulaşmasıyla olur.
Titreme ile yükselen ateş, kas ve büyük eklem ağrıları ile seyreden bir hastalıktır. Brusella halk arasında peynir hastalığı, mal hastalığı, malta humması, akdeniz humması, dalgalı humma, bang hastalığı, kayalık ateşi, kıbrıs ateşi adlarıyla da bilinir.
Brusella cinsi bakteriler küçük, hareketsiz, sporsuz, gram (-), kokobasil şeklinde olup, boyları 0.6 - 0.2 mikron, genişlikleri 0.3 - 0.5 mikron arasında değişir. Seçici besiyerlerinde çok iyi, sıvı besiyerlerinde yavaş ürerler. Bazı türleri %5 - 10 CO 2 ' li ortama gereksinim gösterirler.
İnsan ve hayvanlarda brusella cinsi içerisindeki mikroorganizmalar tarafından oluşturulan Brusella hastalığı genellikle, subakut ve kronik olarak seyreden enfeksiyöz bir hastalıktır. Brusella cinsi içerisinde yer alan başlıca 7 çeşit brusella vardır ve bu çeşitlere ait bazı özellikler şunlardır :
Ayrıca, brusella etkenleri atlarda da enfeksiyon oluşturmaktadır.
En sık bulaşma yolu enfekte çiğ süt ve süt ürünlerinin (peynir, krema, tereyağı, dondurma vs.) tüketilmesidir. Ülkemizde en çok bulaşma çiğ sütten yapılan peynir ve krema yağlarla olur. Ayrıca enfekte hayvanların etleri, vücut sıvıları ( idrar, genital akıntı, eklem sıvıları.. vb) ve hasta hayvanın gebelik plasentası ile direkt temas yoluyla insanlara bulaşır. Bölgemizdeki köylerde ve yaylalarda sütler ısıtılmadan kulanılmaktadır. Hayvanlardan sağılan sütler ısıtılmadan peynir mayası ilave edilir ve makine ile kreme yağlar elde edilir. Bu durumda ve yaz sıcaklarında brusella mikrobu ölmez ve bu peynir ve yağda uzun süre canlı kalır.
Hastalığınn yoğurt ile bulaşması mümkün değildir. Çünkü yoğurt yapılırken süt mutlaka kaynatılır ve ilave edilen maya sütü asidifiye eder. Bu nedenle brusella olmuş hastalar yoğur ve kaynatılmış sütü rahatça tüketebilir. Normal pişirme ısısında brusella mikrobu ölür. Bu nedenle et ve hayvan sakatatları iyi pişirildiği sürece bulaşma olmaz. Fakat iyi pişirilmemiş enfekte etlerin yenmesi ile nadiren bulaşabilir.
Hastalığın kuluçka süresi 2-8 hafta arasındadır. Hastalık genellikle iştahsızlık, halsizlik, yaygın kas ve eklem ağrıları, subfebril ateş ile başlar. Ateş üşüme-titreme ile 38-39°C lere kadar ulaşır ve her gün yarım derecelik artış ile 40°C ye kadar yükselebilir. Ateş genellikle öğleden sonraları üşüme-titreme ile başlar ve gece yarısından sonra bol terleme ile düşer. Bazen bu şekilde 1hafta-10 gün devam eden ateş, yükseldiği gibi yavaş yavaş düşerek birkaç gün içinde 37° C ye geriler. 3-5 gün ateşsiz dönemden sonra ateşin tekrar yükseldiği görülür.
Brusellada ateş ile beraber en önemli ikinci bulgu yaygın kas ve eklem ağrılarıdır. Hastalık kronikleştikçe ateş ve terleme şikayetleri azalır kas ve eklem ağrıları önde gelen şikayetler olmaya başlar. Brusella tüm eklemleri etkilemekle birlikte en çok vücudun ağırlığını taşıyan eklemleri (sakroilak, kalça, omuz, diz gibi) etkiler.
Bu tipik belirtilerin dışında çok daha farklı belirti ve bulgularla da başlıyabilir. Örneğin epididimoorşit, menenjit, depresyon ya da cilt döküntüleri gibi belirtilerle de başlıyabilir. Bu nedenle bu hastalığın yaygın olarak görüldüğü ülkemizde brusella pek çok hastalığın ayırıcı tanısında düşünülmelidir.
Brusella hastalığı tüm organları tutabilir. Başlıca Karaciğer, dalak, kemik iliği, böbrek, MSS, endokard, testis ve over gibi organlara yerleşir. Brusella hastalığında kalp tutulumu olduğunda ölüm riski yüksektir. Beyin tutulumu olabilir. Ayrıca tedavisiz kaldığında beyin, kas ve iskelet sisteminde kalıcı hasarlar bırakabilir.
Brusella bakterileri 60°C ısıya 10 dakikada, kaynama sıcaklığında 5 dakika maruz kalınca ölür. Bu bakteriler hayvanların barındığı ağır tozlarında 6 hafta, suda 10 hafta, çiğ şütten yapılan dondurmada 30 gün, çiğ sütten yapılmış tuzsuz krema yağında buzdolabında 4-5 ay, %10 tuz içeren salamura peynirde 45 gün canlı kalır ( salamura = tuzlu su ). Bu nedenle süt kaynatılmadan hazırlanmış ve tuzlanmış peynirin üzerine hazırlanma tarihi yazılmalı ve 45 gün geçmeden tüketilmemelidir.
Brusella şüphesi olan hastadan alınan kan örneğinde brusella antijeninin olup olmadığı araştırılır. Genellikle hastalığın tanısı için bu test yeterlidir. Karaciğer fonksiyon testlerinde bir anormallik gelişmiş ise karaciğer biyopsisi yapılır ve biyopsi materyalinde brusella bakterisi aranır. Brusellanın iç organlara verdiği hasarı göstermesi açısından MR, Tomografi , Ultrasonografi gibi görüntüleme yöntemleri de kullanılabilir.
Brusella tedavisin de ikili yada üçlü antibiyotik kombinasyonları kullanılır. Bu antibiyotiklerin kombinasyonları hekim tarafından hastalığın şiddeti hastanın yaşı ve gebelik gibi etkenler göz önüne alınarak yapılır. Genellikle 6 haftalık antibiyotik tedavisi önerilir. Tedavi sonrası kan testleri tekrarlanır brusella %5-10 oranında tekrarlar. Karaciğer ve dalak hasarlarında nadirende kalp kapağı tutulumlarında cerrahi operasyon gerekebilir.
Brusella bakterilerinin ultrasantrifügasyon ya da dondurma-çözme işlemleri ile parçalandıktan sonra, elde edilen karışımın filtrasyonu sonucu ayrılan üst sıvı, bağışık seruma karşı immünelektroforeze tabi tutulduğunda, yirmiden fazla antijen-antikor reaksiyonunun varlığı görülür. Farklı suşlar ile yapılan karşılaştırma çalışmaları, birçok brusella antijeninin tüm suşlarda ortak olarak bulunduğunu; sadece somatik lipopolisakkarit (LPS) antijenlerinin "S" tipinden olan ve olmayan suşlarda önemli farklılıklar gösterdiğini; dış membran proteinlerinin ise farklı türlerde değişik yapılarda olduklarını göstermiştir. Brusellalar immündifüzyon ile incelendiğinde ortaya çıkan en belirgin antijen, bu S ve R tipi kolonilerde farklılıklar gösteren LPS'lerdir (S-LPS ve R-LPS). S tipi koloni oluşturan suşlarda B. abortus'da A, B. melitensis'de M epitoplarının varlığı saptanmıştır. Bu majör antijenin yanı sıra, bakterinin yapısında natif hapten (NH), B polisakkaridi (poly B) ve yirmi kadar protein / glikoprotein antijeni yer almaktadır. LPS antijenlerinin hücrenin yüzeyinde bulunmasına karşılık, protein antijenlerinin büyük kısmı hücre içindedir. İç antijenler de denilen bu protein antijenler deri deneylerinde rol oynarlar.
Brusellaların yüzey katmanları diğer Gram negatif bakterilerde olduğu gibi; en içteki sitoplazma membranı, bunu çevreleyen sert peptidoglikan tabakası ve fosfolipid-LPS-proteinleri (OMP) içeren dış membrandan (OM) meydana gelir. Bazı suşlarda ayrıca yüzeyel L zarf antijeni varlığı ortaya konmuştur. Daha çok B. abortus kökenlerinde bulunan bu L antijeni yeni izole edilen bakterilerde var olup, onların immün serumlarla aglütinasyonuna engel olmakta, 100°C'de yarım saat ısıtıldıktan sonra ortadan kalkmaktadır. Bu özelliği ile Salmonella'lardaki Vi antijenine benzer.
Brusella bakterilerinin peptidoglikan tabakası da diğer Gram negatif bakterilerinkine benzer ve adjuvan özelliği nedeniyle immun yanıtta rol oynar.
Bu antijenlerden S-LPS, aglütinasyon, kompleman birleşmesi ve Rose-Bengal testlerinde rol oynayan majör antijendir. NH ve poly B haptenleri ise enfekte hayvanları aşılanmışlardan ayırt etmede immündifüzyon testlerinde kullanılır.
S tipi brusella bakterileri ile Escherichia coli 0:116 ve 0:157, Francisella tularensis, N grubu Salmonella'lar, Pseudomonas maltophilia, Vibrio cholerae, Yersinia enterocolitica 0:9 bakterileri arasında çapraz reaksiyonlar saptanmıştır.
Bu ilişkiden sorumlu olan kısım, belirtilen tüm bu bakterilerde ortak olarak bulunan, S-LPS'lere bağlı karbonhidratın O zincirindeki
4-6 dideoksi-4-afnino-D-mannoz (Nacil-D-perozamin) bölgesidir.
Hirayama Hastalığı( Monomelik Amyotrofi ) |
İlk kez 1959 yılında Hirayama tarafından tanımlanan ve kendi adıyla anılan hirayama hastalığı, genç erkeklerde daha sık görülen benign ( iyi huylu ) bir alt motor nöron hastalığıdır. Distal üst ekstremitelerde güçsüzlük ve kas erimesiyle karakterizedir. |
•••••• DEVAMINI OKU •••••• |
Kemik Erimesi( Osteoporoz ) |
Kemik erimesi, metabolik bir kemik hastalığıdır. Kemik erimesi kemiğin yoğunluğunda azalma, kemik dokusunda azalma, kemiğin mikro yapısında bozulma, kemiğin dayanma gücünde azalma ve daha kırılgan hale gelmesi ile karakterize bir iskelet hastalığıdır. |
•••••• DEVAMINI OKU •••••• |
Renk Körlüğü |
Renk körlüğü, göz retinasında yer alan ve renklerin algılamasını sağlayan koni hücrelerinden bazılarının bulunmaması, eksik bulunması ya da çalışmaması sebebiyle oluşan hastalıktır. |
•••••• DEVAMINI OKU •••••• |
Sinüzit |
Sinüzit, burun ve göz çevresinde bulunan kemiklerin içindeki sinüs adı verilen boşlukların yüzeyindeki mukoza zarının iltihaplanması sonucu ortaya çıkan hastalığa denir. Sinüzitin, akut sinüzit ve kronik sinüzit olmak üzere iki tipi vardır. |
•••••• DEVAMINI OKU •••••• |
BURADA YAZANLAR BİLGİLENDİRME AMAÇLIDIR , TEŞHİS ve TEDAVİ İÇİN KULLANILAMAZ.
TEŞHİS ve TEDAVİ İÇİN UZMAN DOKTORA BAŞVURULMASI GEREKLİDİR. |