Safra kesesi taşı, safra kesesi veya safra kanallarında bulunan safra pigmentleri, kolesterol kristalleri ve kalsiyum tuzlarının çökeltiler oluşturarak, zaman içerisinde bu çökeltilerin birleşip büyümesiyle sert bir yapıya dönüşmesidir. Safra kesesi taşları şiddetli ağrıya ve safra kanalının tıkanmasına neden olabilir.
Safra kesesi taşının boyutu, bir kum tanesinden bir golf topu büyüklüğüne kadar değişebilir. İnsanlarda sadece bir safra kesesi taşı görülebileceği gibi, birçok safra kesesi taşı da görülebilir. Safra kesesi taşının boyutu çok büyük ya da sayısı çok fazla olursa, safra kanallarında tıkanma ve iltihaplanmaya neden olabileceği gibi daha ciddi sağlık problemlerine de yol açabilir.
Safra, karaciğerde üretilerek oniki parmak bağırsağına (duodenuma) dökülen bir salgıdır. Yağların ve yağda eriyen vitaminlerin emiliminde rol oynar. Bazı maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasını, atılımını sağlar. Karaciğerde üretilen safra, ana safra kanalı aracılığıyla oniki parmak bağırsağına (duodenuma) dökülür.
Safra kesesi, karın sağ üst tarafında yer alan karaciğerin alt yüzüne yapışık, küçük bir organdır. Küçük bir kanalla ana safra kanalına bağlantılıdır. Başlıca görevi, karaciğerin ürettiği safranın bir kısmını açlık dönemlerinde ana safra kanalından emerek depolamak, yoğunlaştırmak ve sindirim sırasında yeniden oniki parmak bağırsağına (duodenuma) salgılanmaktır.
Karaciğerden günde yaklaşık olarak 1 litre kadar safra salgılanıyor ve bağırsaklardan yağlarla bazı vitaminlerin emilimini sağlamak başta olmak üzere çeşitli fonksiyonları yerine getiriyor. Safra, karaciğerden midenin devamı olan oniki parmak bağırsağına doğru akarken yolu üzerindeki safra kesesine uğrayarak burada birikir, suyu emilerek yoğunluğu daha da artar.
Özelikle yağlı yiyecekler başta olmak üzere bazı gıdaların yenmesinin ardından safra kesesi kasılarak içerisindeki yoğunlaşmış safrayı on iki parmak bağırsağına doğru sevk eder. Olağan koşullarda bileşiminde bulunan çeşitli maddelerin belirli miktarlardaki karışımı sayesinde akışkanlığını sürdürür. Fakat safranın içinde yer alan bu bileşenlerdeki herhangi bir artış ya da azalma, safranın akışkanlığında bozulmaya ve "tortu bırakıcı" bir hal almasına yol açar.
Hem bu tortular hem de uzun süre sadece damar yoluyla beslenen ya da uzun süreli açlık hallerinde safra çamuru denen safra çökeltileri de safra taşı oluşumunda rol oynar.
Safra kesesi taşı oluşumu başladıktan sonra taşların sayısı ve büyüklüğü artarken genellikle herhangi bir yakınmaya yol açmazlar. Büyük çoğunluğu sessiz olarak seyreden safra kesesi taşları, acil haller dışında bazı tetkikler yapılırken ya da kimi ameliyatlarda tesadüfen fark edilir. Ancak safra kesesi içinde bulunan ve yerçekiminin etkisiyle hareket eden taşlar, safra kesesinin çıkışını tıkayıp, olağan boşalmasını engellediği zaman belirti vermeye başlar.
Safra kesesi taşı hastalığının seyri esnasında taşın ana safra kanalına düşmesi durumunda çok daha sorunlu bir sürece girilir. Tıkanma sarılığı olarak adlandırılan bu süreçte hastada karın ağrısı, sarılık, idrar rengi kırmızı veya kahverengi olması, bulantı, kusma ve bazen de ateş görülebilir. Eğer bu tabloya enfeksiyon da eklenirse hayatı tehdit edecek çok ciddi problemlere neden olabilir. Safra kanalı enfeksiyonuna Kolanjit adı verilir.
Kolanjit dışında ortak safra kanalına düşen bir safra kesesi taşı, pankreasın iltihabi hastalığı olan akut pankreatite de neden olabilmektedir. Bu hastalık hayatı ciddi anlamda tehlikeye sokabilir.
Safra kesesi taşı; safra kesesinin iltihaplanması, safra kanalına taşın düşmesiyle gelişen tıkanma sarılığı, tüm safra kanallarının ve pankreasın iltihaplanması gibi çok ciddi birçok hastalığa da neden olabiliyor. Hastalarda oluşan yakınmalar genellikle karın sağ-üst kısmında ağrı, bu ağrının sağa doğru yayılması ve sırtta sağ tarafta da hissedilmesi, bulantı ve bazen kusma atakları şeklindedir.
İltihaplanma varsa tabloya ateş de eklenir. Bu ağrılı ataklar genellikle yağlı ağır bir yemeğin ardından başlar ve 1-5 saat civarında seyreder.
Safra kesesi taşının diğer yol açtığı hastalık daha seyrek olarak da safra kesesinde bulunan büyük bir taşın kese duvarını uzun sürede delerek, bağırsağa geçmesi ve ince bağırsağın dar bir yerinde mekanik tıkanmaya neden olması bir başka komplikasyondur. Doğal seyri esnasında giderek büyüyen ve sayıları artan safra kesesi taşları sürekli olarak safra kesesinin iç cidarını tahriş, kronik bir iltihap şeklindeki tablonun giderek kansere dönüşme riskini de arttırır. Özellikle 2–3 cm'lik boyutları aşan taş olgularında bu risk yüksektir.
Safra kesesi taşına kadınlarda erkeklere göre daha çok rastlanıyor. Ayrıca yaşın ilerlemesi, kilo fazlalığı ve çok doğum yapmış olmak risk faktörleri arasında yer alıyor.
Karaciğerin alt arka kısmına yerleşen küçük bir organ olan safra kesesinin ana görevi karaciğerde üretilip salgılanan safranın depolanması ve ihtiyaç anında on iki parmak bağırsağına boşaltılmasıdır.
Özellikle yağlı yemeklerden sonra fazlaca ihtiyaç olan safrayı bağırsağa boşaltır. Safra kesesinin içerisinde safra depolanırken bir taraftan da içerisinde ki suyun bir miktarı emilerek yoğun hale getirilir.
Safra kesesinin kasılmasının yetersiz olduğu, yoğun halde çökelek oluştuğu durumlarda safra kesesi çamuru ve safra kesesi taşı gelişir. Nerede ise her beş kişiden birinde safra kesesinde taş veya çamur gelişimi saptanır.
Aslında bunlardan beş hastadan sadece biri safra kesesindeki taşlardan haberdardır veya bu taşlar ağrı, hazımsızlık, şişkinlik gibi şikayetlere sebep olur. Bu hastalardan da yıllar içerisinde aslında sadece beşte birinde ağır iltihabi durum gelişir.
BURADA YAZANLAR BİLGİLENDİRME AMAÇLIDIR , TEŞHİS ve TEDAVİ İÇİN KULLANILAMAZ.
TEŞHİS ve TEDAVİ İÇİN UZMAN DOKTORA BAŞVURULMASI GEREKLİDİR. |